Yol ve Emanet Giysi

3 Temmuz 2017 Pazartesi 1319 0 yorum

"Kişiyi mutluluğa götürecek olan esas yol, ancak bilinç düzeyini yükselterek oluşturabilecek farkındalık yoludur." 

Ne sadece okumak, ne de hissetmeden, anlamadan kapılıp gittiğimiz modellemelerle hayallere dalmak huzur verir biz insanlara.

Bu tür mutluluklar, her geçici duygu gibi ‘emanet giysiler’ misali üzerimizde sırıtacak - yüksek bilinç düzeyine ulaşmadan sergilenen her karakter, en ufak bir hayal kırıklığı ya da eleştiriyle paramparça olacak; sonrasında da hem kendilerini, hem de etrafındakileri yeniden mutsuzluğun derinliklerine sürükleyecektir.

Öğretileri sindirip yaşamayı başaramadan, sürekli sevgiden, barıştan, affetmekten ve sükunetten bahseden - aydınlanma denen giysiyi başkalarından emanet alıp üstüne otursun oturmasın alıp giyen - etrafına sahte gülümsemeler gönderen kişilerin, kendi başlarına gelen en ufak bir tatsızlık ya da küçük bir eleştiri sonrasında darmadağın olduğunu, öfke krizleri geçirip etraflarında terör estirdiklerini görmüş olabilirsiniz.

Ustam, bu tür hayal dünyasında yaşayan ve mutluluk rolü yapan kişilerinden bahsederken, ‘Onlar ihtiyaç duyulan farkındalık ve bilinç düzeyinde olmadıkları halde, – sahipleri evde yokken – o boyuta ait varlıkların evde bıraktıkları giysileri giyip, enstrümanlarıyla oynayan çocuklar gibidir,’ derdi; ve eklerdi: ‘Yol’a kendi giysinizle çıkın.’

Savaş sanatlarında da belli bir eğitim sürecini tamamlamayan kişilere kesici silahlarla oynamaları halinde kendilerini kesebilecekleri, ciddi yaralanmalara neden olabilecekleri uyarısı yapılır daima.

‘Bir sanatta ustalığa eren kişinin bu ustalığı onun tüm hareketlerine yansır, yansımalıdır.’

Üzerinde yürüdüğünüz ‘YOL'un sizin yolunuz olmasını istiyorsanız, ve bu yolun sizi arzu ettiğiniz noktaya götürmesini istiyorsanız YOL'u oluştururken kendiniz olmanız gerektiğinin bilincinde olmalısınız.

'Kendiniz' olamadığınız sürece, emanet giysi ve kıymetlerle üzerinde yürümeye çalıştığınız YOL size ait olamayacak, ve aynı şekilde, o yol üzerindeki hiç bir duygu ve tecrübe de gerçek SİZe ait olmayacaktır.

Bir başkasının yaşadığı mutluluğu kendi kalbinizde ne kadar hissedebilirseniz, kendiniz olmanın size sağlayacağı bilinç düzeyine çıkamadan yaşadığınız her tecrübeyi de o kadar hissedecek ve anlayacaksınızdır.

Yunus'un 'bir ben var bende benden içeru' diye ifade ettiği 'kendinizi' anlama yolunda en çok ihtiyaç duyulacak şey 'bencillikten arındırılmış bir kalp ve zihne' sahip olmaktır. Bu da, birçok diğer beceri gibi, prova edilerek ve çalışılarak geliştirilebilir.

Usta yüreklerin mütevazı tavsiyesi şöyle olmuştu bana:

"Yola kendi giysinle çık ve yoldan bahsetmek yerine üzerinde gerçekten yürü. O zaman her türlü dönüşüm sürdürülebilir olacaktır."

‘Kendini dönüştüremeyen kimseyi dönüştüremez.’

- Hermetika (Zümrüt tabletler)

Sevgi ve saygılarımla, Kaplan


Yorumlar

  • Henüz yorum yazılmamış. İlk yazan siz olmak ister misiniz?

Yorumunuzu Paylaşın