İnsan İnsan Dedikleri

20 Mayıs 2018 Pazar 1240 0 yorum

İnsan, yeryüzünde ‘korku ve kibrin’ ürettiği tüm yan-sanayi ürünlerinin elçisi olarak yaşıyor sanki...
Eliyle, diliyle ve neredeyse olabilecek her şeyiyle kendisine rağmen yaşayarak bu korku dolu halden kurtulmak için kurgu kurgu üstüne yaşamaya gayret ediyor...
Yeryüzüne getirildiği günden bu yana kıskançlık, şiddet, entrikalar ve her türden kötülüğü ‘çeşitli bahanelerle’ üreten, çoğaltıp yayan ve hayatı hedefindeki diğer insanlardan çok kendisine zehir esen bir varlık şu insan...
Düşünsenize dostlar, ruhsallık, farkındalık, tekamül ya da siz ne derseniz o kavramdan hemen fırsatta bahseden herkesin referansı olan, yaşadıkları çağa göre çok gelişmiş bir medeniyete sahip oldukları söylenen Aztekler bile sadece bir tapınak açılışında 80 BİN insanı tanrılarına kurban etmişler. 
Hangi gelişmiş topluluktan bahsedersek bahsedelim, tarihin çeşitli zamanlarında hepsinin yaptıkları kıyımları görebilir - tüm o kutsal bahanelerine rağmen - sebep oldukları vahşete şahit olabiliriz. 
İster tanrılara adak olarak kurban edilen, isterse çeşitli ‘birilerinde haklı gösterilen’ diğer nedenlerle yapılan binlerce savaşlarda katledilen kim bilir toplam kaç milyon (hatta belki de kaç milyar) kendi türünün kanını döktü bu çok ‘medeni’ varlık, insan...
İlk zamanlar ‘yemek içmek ve tehlikelerden korunup hayatta kalmak’ gibi daha masum görünüşlü vesilelerle kendi türünü öldüren insan, zaman geçtikçe daha karmaşık görünen ‘korku’ türleriyle insana kıymaya devam etti...
Bu kıyımlar bazen siyasi gerekçelerle süslendi,
Bazen de ekonomik...
Fakat öyle ya da böyle, neticede insanlık evlerinde huzur ve barış içinde yaşamak dururken, çıkıp dışarıya ‘diğer’ insanlarla kurgu ürünü kavramlar için savaşıyor oldukları iddiasıyla gereksiz çatışmalar üreterek hayatta kalma çabasına girmişler...
Yakıyor, yıkıyor, öldürüyor, tutsak ediyor, zulmediyor, daha nice yöntemlerle kendi türüne zindan ediyor bu dünyayı insanlık. 
Menfaatleri için kolayca yalan söyleyebilen,
Yine kendisinin ya da nüfuzlu birisinin çıkarları için iftiralarla dolu hikayeleri hiç utanıp sıkılmadan ve her ortamda anlatabilen,
İşkencenin ruhsalını, duygusalını ya da fizikselini en adiyetten nedenlerle uygulayabilen,
Kısacası sevgili dostlar, insan her şeyden önce kendisine ihanet etti...
İhanetin en büyüğünü kendisine yapan insan mutsuz, kaygılı, öfkeli, korkmuş ve en kötüsü kaybolmuş durumda..
Kimse çıkıp da yeryüzünün en gelişmiş ve en medeni türünün insan olduğunu falan söylemesin, çünkü insan bu dünyanın en vahşi, en tehlikeli varlığıdır! 
‘Bütün bu olumsuzluğun tedavisi var mı? Çözüm nedir?’ diye soruyorsanız niyetinizle bile o büyük canavar kitlesinden sıyrılmışsınız demektir.
Yeryüzünü kana irine bulamış olayları inceleyince çözümün ne dinde, ne felsefede, ne teknolojik gelişmelerde olmadığını göreceksiniz, çünkü dünyada en fazla kan bu saydıklarımla ya da onlar yüzünden akıtılmıştır. 
Kişinin dikkatini kendi bireysel temizlenmesine ve olumlu dönüşümüne çevirmesi esas!
Siz buna farkındalık deyin, ya da takva... Değişen bir şey yok. 
Esas olan, onca yazılmış kitaba, dünya yüzüne yayılmış öğretiye ve inanca rağmen gerçekleştirilemeyen BİRLİKTE yaşama bilincinin yaygınlaşmasıdır. 
Tek olarak, birey olarak temiz kalamayan kişilerin oluşturduğu toplulukların temiz olma şansları yok!
Hepimiz etrafımıza şöyle bir baksak ya da iletişim içinde olduğumuz insanları hatırladığımızda ne kadar çok saygısızlığın, sahtekarlığın, nezaketsizliğin, menfaatçiliğin, şiddetin, adaletsizliğin ve vicdansızlığın olduğunu görebiliriz. 
Artık kendimize, zihin ve kalplerimize dönerek en küçüğünden büyüğüne duygu düşüncelerimizi, inançlarımızı ve davranışlarımızı elden geçirmemiz şart dostlar...
Ben bunu yapmaya kendimle başlayalı uzun zaman oldu. Ondandır ‘benim derdim kendimle’ ifadem. 
Dertleri kendileri olan insanların sayıları artmadığı sürece ne teknoloji, ne diplomalar ne de para pul bir anlam ifade etmeyecek. 
Medeniyet insanla başlar. 
İnsan geliştiğinde ona ait tüm detaylar da gelişmiş olur. 
Eğer insan bütüncül gelişime ulaşamamışsa, ne teknoloji ne de makamlar onu medeni kılmaz, kılamaz...
'Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar' ifadesindeki o çirkin tarifin muhatabı da insandan başkası değildir. 
Canavar arayanlar, şeytan peşinde koşanlar artık muhataplarının kendi türleri, hatta bizzat kendileri olduklarının farkına varmalıdırlar...
Neyse, keyfinizi kaçırdıysam affınıza sığınıyorum...
Son Bir not da kendime:
'Sen de bu bahsettiğin insanlığın bir parçasısın... Seni bunca insandan farklı kılan bir tek olumlu özelliğin varsa buyur ona odaklan.' 
Düşünmek iyidir...
Sevgi ve Saygılarımla, Kaplan


Yorumlar

  • Henüz yorum yazılmamış. İlk yazan siz olmak ister misiniz?

Yorumunuzu Paylaşın