Birinin Yanında Kendini Rahat Hissetmesini Sağlamanın En Kolay Yolu Nedir?
Bir insanın sizin yanınızda rahat hissetmesini sağlamanın en hızlı yollarından biri, onun sizi öngörülebilir ve güvenilir biri olarak algılamasıdır. Bu algı, kişinin sizi 'tehdit oluşturmayan' biri olarak değerlendirmesiyle başlar.
Beden Pozisyonu ve Tehdit Algısı
Birinin karşısına doğrudan, tam cepheden oturmak ya da ayakta durmak, beyin düzeyinde bilinçdışı bir rekabet ya da çatışma algısını tetikler. Çünkü beynimiz evrimsel olarak, doğrudan karşı karşıya gelmeleri bir tür mücadele durumu olarak yorumlamaya yatkındır.
Bu yüzden batı ülkelerinde çoğu barın arkasına büyük aynalar yerleştirildiği söylenir. Bu sayede sarhoş insanların doğrudan birbirlerinin yüzüne bakmak zorunda kalmadan, aynadan birbirlerini görebilmesi sağlanır ve böylece olası kavgaların önüne geçilirmiş. Beynimizin memeli kısmı (limbik sistem), bu tür doğrudan yüzleşmeleri tehdit olarak kodlayabilir.
Kadınlar ve Erkekler Aynı Tehdidi Hisseder
Kadınlar da erkekler gibi, birinin doğrudan yüzlerine gelip karşılarında durmasını bir çatışma ihtimali olarak değerlendirebilirler. Bu durum 'savaş ya da kaç' tepkisini devreye sokabilir. Yani kişi, karşısındakine karşı fiziksel ya da psikolojik olarak savunma hazırlığına geçebilir.
Dil ve Beynin Evrimi: Neden Sözden Çok Beden?
İnsan beyni yaklaşık 200.000 yıldır değişmemiştir. Evrimsel olarak beynimizde dile özgü bir yapı yoktur. Bu yüzden bebeklerin konuşmayı öğrenmesi yıllar alırken, yürüme, işaret dili gibi motor veya temel sosyal becerileri çok daha erken edinirler.
Bu da demek oluyor ki, iletişimde aslında dili değil, bedensel ve sezgisel sinyalleri öncelikli olarak kullanırız. Özellikle mikro mimikler ve beden diliyle verilen sinyaller, beynin en eski katmanları (örneğin amigdalada işlenen duygusal tepkiler) tarafından çok daha hızlı algılanır.
Kadınların sezgileri, bu tür sinyalleri yorumlamada genellikle daha kuvvetlidir. Çünkü sosyal uyum ve güvenlik açısından bu beceriler evrimsel avantaj sağlamıştır.
Sözler Değil, Sinyaller Etkilidir
Çoğu insan 'Karşımdakini nasıl ikna ederim?' diye düşündüğünde, 'Ne söylemeliyim?', 'Hangi sözcük ve cümleleri kullanmalıyım?' gibi sorulara odaklanır. Ancak dil, beynimizin en son gelişmiş parçasıdır ve bu nedenle ikna sürecinde en az etkili olan enstrümandır.
Satış ekiplerinde sık yapılan bir hata da budur: İyi bir satış metni aramak. Ancak kişi doğru bedensel sinyalleri veremiyorsa, en iyi sözler bile işe yaramaz. Çünkü alıcı beyin, önce tutarlılık ve güven sinyallerini arar.
Rahatlatmak = Güven Vermek = %90’ı Sözsüz İletişim
Birine kendini rahat hissettirmek, aslında ona güven vermekle eşdeğerdir. Bu süreç tamamen sözsüz sinyallerle işler:
- Tehditkâr olmayan beden dili
- Kendine hâkim bir duruş
- Açık avuç içiyle konuşmak
Özellikle ellerinizi karın hizasında tutarak ve avuç içlerinizi açık bir şekilde kullanarak konuştuğunuzda, karşınızdaki kişi söylediklerinize 10 kat daha fazla güven duyma eğilimindedir. Bu, beynin içgüdüsel olarak açıklık ve dürüstlükle ilişkilendirdiği bir pozisyondur. Beden dili eğitimlerimizde sıklıkla değindiğimiz bu konuyu iletişim uzmanı Mark Bowden 'doğruluk düzlemi' olarak adlandırır.
Gerçek Güven Bulaşıcıdır
Asıl mesele, güvenin bulaşıcı olmasıdır. Yapay bir özgüven başkalarını baskı altında hissettirir. Ancak gerçek ve sakin bir özgüven, sosyal kaygısı olan kişileri bile rahatlatabilir. Çünkü beyin, karşısındaki kişinin dengesini 'güvenli ortam' olarak kodlar. Bu, liderlikten ebeveynliğe, sorgudan satışa kadar her bağlamda geçerlidir.
Sonuç olarak, eğer ikna ya da etki yaratmak istiyorsanız (ister bir grup lideri, ister bir sorgu memuru ya da ebeveyn olun), hedefiniz karşıdaki kişiye kendi güveninizi aktarabilmek olmalıdır. Çünkü karar alma cesareti, ancak içsel güvenle mümkün olur.
Yani birine kendini rahat hissettirmede en önemli unsur:
'Gerçek, tehdit içermeyen, bulaşıcı bir özgüven.'
Sevgi ve saygılarımla, Murat Kaplan