Evde Kal Sağlıkla Kal

23 Mart 2020 Pazartesi 1359 0 yorum

Sevgili dostlar, hepinizin sağlık ve huzur içinde olması dileklerimle bir konuya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 
Toplumsal kaygıların tetiklendiği dönemlerde bir grup 'tamamen iyi niyetle ama farkında olmadan olumsuz tetikleyicileri harekete geçirir türden paylaşımlar yapıyor'.
Bir grup ise ‘oldukça bilinçli ve planlı şekilde’ asıl gayelerine, yani topluma belli dolaylı düşüncelerle zarar vermek niyetiyle olumsuz paylaşımlar yapıyorlar.
İkinci gruba ne desek boş, çünkü onlar tüm güzel ve samimi uyarılara rağmen korkularına - ve dolayısıyla da öfkelerine ve hatta nefretlerine - yenik düşmeye, bu sayede varlık sebeplerine hizmet etmeye devam ediyorlar.
Benim niyetim ilk grupta, bilmeden kötü niyetli planlara alet olan samimi ve dikkatsiz gruba dostça ve profesyonelce bir hatırlatmada bulunmak.
Olumsuz haber, bilgi ya da düşünceleri paylaşan kişilerin bir kısmı aslen ‘bu olumsuzluklar bize ve sevdiklerimize de zarar verebilir kaygısıyla’ hareket ediyorlar.
Araştırmalar gösteriyor ki ‘kaygı ve korkuları yüksek kişiler, tepkisel ve şüpheci davranışlar geliştiriyorlar’.
Bir başka çalışma ise ‘yüksek kaygının dünya ve kişisel algıyı olumsuz etkilediğini, bu nedenle de yargı ve yorumların sağlıksız olduğunu’ ifade ediyor.
Sıklıkla konferanslarda bahsettiğim ünlü Wiseman deneyleri ise ‘gergin, kaygılı ve huzursuz zihinlerin hemen yanıbaşlarındaki çözümleri ve iyilikleri göremedikleri’ hatırlatılıyor.
Kaygının davranışlara yansıyan sağlıksız etkilerine dair çokça bilimsel çalışma var. Bunların ortak noktalarından birisi de basitçe şu:
‘Kaygılı zihinler sağlıksız tepkilere neden olur.’
Şimdi yazımızın başındaki konuya geri dönelim:
Hemen hepsi başkalarının sosyal medya ya da çeşitli sohbet gruplarında paylaştıkları ve teyiti çoğunlukla mümkün olmayan olumsuz haber, bilgi ve düşünceleri paylaştığımızda ‘mevcut kaygılara merhem olmuyor, aksine o yaralara tuz basıyor olabiliriz’.
Diyelim ki haber doğru.
Diyelim ki kaynak net ve bilgi teyitli.
Bu durumda bile yapacağımız paylaşım insanları kaygı ve korkuya sevk edecek, neticede onlarda huzur değil öfke sebebi olacak.

Öfkeli insanın sağlıksız kararlar verdiğini hepimiz bilir ve yeri geldiğinde hatırlatırız da.

Öyle değil mi?

Öyleyse, (doğruluklarından %100 emin olsanız bile) sürekli olumsuzlukları paylaşarak, sadece insanlardaki kaygı ve korku oranına, yani kitlesel huzursuzluk ve sağlıksızlığa katkıda bulunmuş olursunuz.
Evet ‘sağlıksızlığa’ yazdım, çünkü sinir-bilimcilerin ispat ettikleri ve çoğu iletişim seminer ve eğitiminde anlattığımız gibi ‘olumsuz sözcüklerle iletişim eğilimi, beynin dünya ve kişisel algısı ve iletişimden sorumlu olan paryetal (yan) lobunda fiziksel hasara neden olmaktadır’.
Bir virüs salgını nedeniyle tüm hayatımızın yeniden tasarlandığı bu dönemde en çok ihtiyacımız olan şeylerden birisi ‘GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİDİR’.
İşte bahsi geçen türden olumsuzlukları paylaşanlar, farkında olmadan kitlesel bir hataya düşerek o paylaşımlara maruz kalan kişileri kaygı ve korkuya sevk ediyor, dolayısıyla da bağışıklık sistemlerine zarar veriyorlar.
Konuya dair Virginya ve Kaliforniya Üniversiteleri bilim insanlarına ait çalışmalar var.
Lütfen dostlar, bu tür zor diye tanımlanan günlerde bütüne katkımızı olumlu duygu, düşünce ve paylaşımlarla artıralım.

 

Evde kalın, sağlıkla kalın. 
 
Sevgi ve saygılarımla, Murat Kaplan


Yorumlar

  • Henüz yorum yazılmamış. İlk yazan siz olmak ister misiniz?

Yorumunuzu Paylaşın